Edirne
- Melih Soysal
- 3 Ağu 2016
- 1 dakikada okunur
Trakya'nın en büyük şehri Edirne'ye hoşgeldiniz! Osmanlı'nın İstanbul'dan önceki başkenti olan bu kent, gerek tarihiyle gerek müzeleriyle, gerekse kültürüyle iç içe yaşayan bir yer.

Şehre İstanbul'dan otobüsle gelmek mümkün. Geldiğiniz zaman Selimiye cami'ye uğramamak olmaz doğrusu. İçeri girin ve Mimar Sinan'ın ustalık eserinin tadını çıkarın. Bol bol fotoğraf çekin. He unutmadan, caminin ortasındaki havuzcuğun etrafındaki sütunlardan sol öndekinde içeri doğru bakan ters bir lale duruyor. Peki Mimar Sinan bu detayı neden yaptırdı sizce? Cevabı merak ediyorsanız Gidin ve yerinde öğrenin. Şimdiden heyecanlandınız değil mi?

Edirne'de eskiden kimlerin yaşadığını öğrenmek, onlara ait eşyaları incelemek istiyorsanız Selimiye cami'nin arkasındaki müze sizi bekliyor. Trakyalılar, Antik Yunan, Romalılar, Bizans ve Osmanlı geçmişiyle asırlardır birçok millete yerleşim alanı sağlamış olan Edirne, sizleri derin bir tarih yolculuğuna çıkaracak. Ayrıca müzeden çıktığınızda sokakları, caddeleri şöyle bir turlayın. Diğer tarihi binaları, ahşap evleri de görün ve fotoğraf çekmeyi unutmayın. Bu kadar yürüdükten sonra artık yorulmuşsunuzdur. Bir lokantaya gidip "tava ciğer istiyorum" demeyi ihmal etmeyin. Ciğer sevmeyebilirsiniz; ama Edirne tava ciğeri kokusuz ve temiz yapılır. Buralara kadar geldiyseniz kesinlikle yorgunluğunuzu üzerinizden atacak bu lezzeti kaçırmayın derim. Çünkü geri döndüğünüzde "ciğer yediniz mi?" Sorusuyla sıkça karşılaşacaksınız.
Yemek yedikten sonra hala yaşatılan Osmanlı macunculuğu kültürüyle çocukluğunuza dönebilirsiniz. Fiyatları da oldukça ucuz. He bu arada macuncu amcayla da sohbet etmeyi unutmayın.
Eğer çift olarak geldiyseniz Trakyalı ablalarımızdan çiçek alıp sevdiğinize hediye edebilirsiniz.
Merkezden ayrılıp Meriç nehrine, Keşan'a, Babaeski'ye, İpsala'ya, Enez'e gitmeyi unutmayın. Hatta Enez'den bir vapura binip Gökçeada'ya da gidebilirsiniz.
Ne duruyorsunuz, bu harika geziyi kaçırmayın!
Comments